Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesi Tanıtım Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizi her alanda olduğu gibi, konut üretiminde de asırlık hizmetlerle, eserlerle, projelerle buluşturduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesi Tanıtım Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Tarihin en büyük sosyal konut kampanyasına öncülük eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ’yi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürece katkı verecek herkese teşekkür etti, vatandaşların evleri, arsaları ve iş yerlerinin şimdiden hayırlı olmasını diledi.
Geçen 20 yılda ülkeyi her alanda olduğu gibi konut üretiminde de asırlık hizmetlerle, eserlerle projelerle buluşturduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ vasıtasıyla hiçbir ülkenin hayal dahi edemeyeceği bir atılımla yüzde 90’ı sosyal konut olmak üzere tam 1 milyon 170 bin konut inşa ettiklerini ifade etti.
Ülkeye, çağın tüm ihtiyaçlarıyla donatılmış dev hastaneler, on binlerce iş yeri, binlerce kamu binası, Avrupa standartlarının da üzerinde stadyumlar, her kesimden insan için yüzlerce sosyal ve kültürel tesis kazandırdıklarını söyleyen Cumhurbaşkanın Erdoğan, şehri şehir yapan en önemli unsurlar olan doğal, tarihî ve kültürel mirası korumaya özel önem verdiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerini maziyle buluşturan, yüksek mimari değer taşıyan evleri, dükkânları meydanları en emin şekilde geleceğe taşıyacak adımlar attıklarını kaydetti.
Hâlen 45 ilde, 80 tarihî meydanı kültürel değerlerine uygun olarak yeniden ülkeye kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Konya’da Yeni Mevlana Meydanı ile tarihi yeniden gün yüzüne çıkarıyoruz. Edirne’de Mimar Sinan’ın emaneti Selimiye Camii ve çevresini tıpkı eski günlerinde olduğu gibi yeniden ayağa kaldırıyoruz. Bursa’da Ulu Cami’yi de içine alan tarihî çarşı ve hanlar bölgesini ihya ediyoruz. Selçuklu şehri Bitlis’imizde köprülerimizi, hanlarımızı, medreselerimizi, meydanımızı içerisine bir de millet bahçesi koyarak düzenliyoruz. Başkentimizin ilk toplu konut projesi olan Saraçoğlu Mahallesi’ni havuzu, parkları, yeşil alanları, anıt ağaçları ve tarihi binalarıyla özgün ve yemyeşil bir yaşam alanı olarak şehrimize kazandırıyoruz. Aynı şekilde Ankara Hergelen Meydanı, Erzurum Tarihî Meydanı, Yozgat Çapanoğlu Camii, Kastamonu Nasrullah Camii çevresiyle, Zonguldak, Muş, Kütahya, Isparta, Bingöl, Afyonkarahisar ve Kayseri’de yenileme projelerimizi tarihe vefa, geçmişe saygı anlayışıyla aralıksız sürdürüyoruz. Bunun yanında, Kızılcahamam Çarşısı’ndan Konya Alaaddin Caddesi’ne, Antakya Kurtuluş Caddesi’nden Trabzon Çaykara tarihî binalarına ve Beypazarı Sanatçılar Caddesi’ne kadar yüzlerce sokakta güzelleştirme, cephe yenileme çalışmaları yürütüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milyonlarca fidanla desteklenen, yeşil alanlarıyla gençlerin dinlenme ve okuma mekânları hâline gelen millet kıraathaneleri ile tam 455 millet bahçesini de hızla inşa ettiklerini aktardı.
“2012 YILINDA TOPLAMDA 6,5 MİLYON YAPIYI İÇEREN, TARİHİMİZİN EN BÜYÜK KENTSEL DÖNÜŞÜMÜNÜ BAŞLATTIK”
Vatandaşlar tarafından sahiplenilen millet bahçelerinin, Türkiye’nin “Yeşile Saygılı Şehircilik Vizyonu”nun örnekleri olarak uluslararası şehircilik ödüllerine layık görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tüm bu çalışmalarla, TOKİ, sadece bina yapan bir kurum olmanın ötesine geçerek, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli sosyal hizmet yapıları arasına girmiştir. Tabii bunlarla yetinmedik. 2012 yılında toplamda 6,5 milyon yapıyı içeren, tarihimizin en büyük kentsel dönüşümünü başlattık. Elbette tüm bu büyük dönüşümün sahibi de muhatabı da yararlanıcısı da milletimizin ta kendisidir. Bugün de sizlerin huzurunda, sosyal konut odaklı şehircilik atılımlarımıza yeni bir halka daha eklemenin mutluluğu içindeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilindiği gibi 2019 yılında, önce 50 bin adetlik, ardından 100 bin adetlik iki sosyal konut projesi başlatmıştık. Hep söylediğimiz gibi, bizim muharrik kuvvetimiz millettir. Bu projelere, 81 ilimizin her köşesinden 2 milyonu aşkın vatandaşımızın başvurması, bizi daha büyük adımlara sevk etmiştir. Hem yapılacak konut sayısını artırmaya hem de kampanyayı sürekli hâle getirmeye karar verdik. İşte bu tanıtım töreniyle, ülkemizin her yerinde yüz binlerce yeni sosyal konutun, konut arsasının ve iş yerinin inşa sürecini başlatıyoruz. Başvuruları yarın itibarıyla başlayacak ve ekim ayı sonuna kadar sürecek bu projelerin ilk temelini yılbaşında atıyoruz. Amacımız, ilk etap konutlarını azami iki yıl içinde bitirip hak sahibi vatandaşlarımıza teslim etmektir.”
“PROJELERİMİZİ, YEŞİLİ HÂKİM KILACAK BİR ANLAYIŞLA HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projelerin, yatay mimari esasıyla, zemin artı 3, zemin artı 4 veya zemin artı 5 olarak depreme dayanıklı şekilde inşa edileceğini de aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Projelerimizi, özellikle mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini gözetecek, yeşili hâkim kılacak bir anlayışla hayata geçiriyoruz. Her şeyden önce bu gerçeğin altını özellikle çizmek istiyorum, bu kampanya, sayısı ve kalitesi bakımından dünyadaki en büyük konut yatırımını ifade etmektedir. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına böyle küresel ve tarihî önemde bir kampanyayla girmekten gurur duyuyoruz” diye konuştu.
Kampanyayla ilgili ayrıntıları paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hedefimiz, 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde 2023-2028 arasını kapsayan 5 yıllık süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa, 50 bin iş yeri yaparak milletimizin istifadesine sunmaktır” ifadelerini kullandı.
“Böylece, 2003 başından itibaren ürettiğimiz sosyal konut sayısını 2 milyona, diğer projelerle birlikte bunların içerisinde oturan vatandaş sayımızı da 10 milyonun üzerine çıkarmış olacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin ve bu kapsamda yapılacak konutlar ile iş yerlerinin ismini ise “İlk Evim, İlk İş Yerim” olarak belirlediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tanıtımını yaptığımız 500 bin konut hedefi sayısı, iş yerleriyle birlikte düşünüldüğünde hane sayısı bakımından İstanbul’un dörtte birine, Ankara’nın yarısına, Kocaeli’nin tamamına eşitken, Bilecik, Bitlis, Bolu, Bingöl, Burdur, Çankırı, Erzincan, Gümüşhane ve Hakkâri’nin tamamına eşittir. Bu büyüklükteki bir proje, yaklaşık 900 milyar liralık yatırım değeri demektir. Çarpan etkisiyle 2 trilyon liradan fazla ekonomik hareketliliğe yol açacak, bir projeyi bugün değerli vatandaşlarımla birlikte paylaşıyoruz. Böylesine devasa bir yatırımın ülkenin tamamında ev ve kira fiyatlarını düşüreceği gibi vatandaşlarımızın konuta erişimini de kolaylaştıracaktır. Esasen Türkiye, Avrupa ve Amerika gibi yerlerle kıyaslandığında konut sahipliği oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir.”
Bu kampanyanın, özel sektör yatırımlarında yol açacağı hareketlilikle değerlendirildiğinde, Türkiye’deki konut sahipliği oranını daha da artıracağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “‘Dünyada mekân, ahirette iman’ diyen bir millete yapılabilecek en büyük hizmetin bu olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
“PROJEMİZDEKİ KONUTLARIN YÜZDE 20’SİNE DENK GELEN 50 BİNİNİ GENÇLERİMİZE TAHSİS ETTİK”
Bu devasa sosyal konut projesinin ilk etabını oluşturan 250 bin sosyal konutu, 100 bin altyapılı konut arsasını ve 10 bin iş yerini 2 yılda bitirerek hak sahiplerinin kullanımına sunmayı planladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Konutu, arsası ve iş yeriyle toplam 360 bin bağımsız birimden oluşan projemizin bu ilk etabı dahi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük, en kapsamlı sosyal konut atılımıdır. İlk etap konutlarımızdan 50 binini İstanbul’da, 18 binini Ankara’da, 12 bin 500’ünü İzmir’de, 10 binini Gaziantep’te, 8 bin 650’sini Bursa’da, 7 bin 500’ünü Konya’da, 4 bin 500’ünü Kayseri’de inşa edeceğiz. Diğer illerimizde de nüfuslarına göre değişen sayılarda konut inşası gerçekleştireceğiz. Ayrıca bu konut projesinde çeşitli kesimlere pozitif ayrımcılık yaparak kontenjanlar belirliyoruz. Buna göre, şehit yakınları ve gazilere ilk etabın yüzde 5’e denk gelen 12 bin 500 konut, engelli vatandaşlarımıza yine yüzde 5’e karşılık gelen 12 bin 500 konut, emekli vatandaşlarımıza ise yüzde 20’ye denk düşen 50 bin konut kontenjan ayırıyoruz. Bu projemizde ilk defa gençlerimiz için de 18-30 yaş arası bir kontenjan oluşturduk. Projemizdeki konutların yüzde 20’sine denk gelen 50 binini de yarınlarımızın teminatı gençlerimize tahsis ettik.”
Konutların maliyet fiyatı üzerinden yüzde 40 indirim yaparak, belirledikleri fiyatları açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımız, toplamda 608 bin fiyata sahip 2 artı 1 konutlarımıza aylık 2 bin 280 liradan başlayan taksitlerle ve 240 ay vadeyle sahip olabilecektir. Aynı şekilde toplam 850 bin lira fiyata sahip 3 artı 1 konutların ödemesi, 3 bin 187 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vadeyle yapılabilecektir” dedi.
Bu kampanyaya İstanbul’da hane geliri 18 bin liranın, diğer illerde 16 bin liranın altında olan her vatandaşın başvurabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, belirlenen toplam bedelin yüzde 10’unun peşin alınacağını, taksit ödemelerinin ise sözleşmenin imzalanmasıyla başlayacağını söyledi.
Kamunun ciddi kaynak ayırarak, önemli fedakârlıklarla yürüttüğü bu projeleri, ticari kazanç kaynağı hâline getirmek isteyenlere fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi aklınca devleti kandırarak hak etmediği hâlde TOKİ’den ev almaya çalışanların hem ödedikleri parayı hem evlerini kaybedecekleri sıkı, etkin, güvenilir bir denetim mekanizması kuracağız” diye konuştu.
Tek dertlerinin, imkânı kısıtlı aileleri uygun şartlarla ev sahibi yapmak olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konutların şimdiden içinde yaşayacak ailelere hayırlı olmasını diledi.
Bu kampanya ile ilk defa vatandaşlara altyapıları ve imarı hazırlanmış, ev yapmaya hazır arsa alternatifi sunacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece düşük gelir grubuna mensup vatandaşlara, şehirlerin çeperlerinde kendi evlerini yapma imkânı sağlayacaklarını söyledi.
İlk etapta 7 ayrı bölgede belirledikleri bu arsaların, piyasa fiyatlarının çok altında bir bedelle ve faizsiz bir şekilde vatandaşlara satılacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arsayı alan vatandaşımız, burada belirlenen projeye uygun şekilde ve belirlenen süre içinde kendi evini yapabilecektir. Evin inşa sürecinde hak sahiplerine mimari ve mühendislik desteği de verilecektir. Arsalar iki gruptan oluşuyor. İlk grupta 350 ila 500 metrekarelik alanlardan oluşan müstakil parsel şeklindeki arsalar vardır. Bunlar 192 bin 500 liradan başlayan toplam fiyat ve bin 604 liradan başlayan taksitlerin 10 yıl vade ile faizsiz şekilde ödeneceği bir yöntemle vatandaşlarımıza satılacaktır. İkinci grubu oluşturan hisseli parsellerin ödemesi ise 112 bin 500 liradan başlayan toplam fiyat ve 937 liradan başlayan taksitlerle yine 10 yıl vadeyle ve faizsiz bir şekilde yapılabilecektir.”
“KÜÇÜK İŞLETMELERE HİTAP EDEN SANAYİ TİPİ İŞ YERLERİMİZ, 100 BİNE YAKIN EK İSTİHDAM SAĞLAYACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 12 ilde, 3 bin 930’u tamamlanmış, toplam 10 bini aşan sanayi tipi iş yeri projesi yürüttüklerini söyledi.
Kampanyanın ilk etabı kapsamında, 10 bin yeni iş yerini daha küçük ve orta ölçekli sanayicilerin hizmetine sunacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşa edecekleri iş yerlerinin, ülkenin yatırımına, üretimine, sanayisine ve istihdamına hatırı sayılır bir katkı sağlayacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlarca farklı sektöre yayılan tamir ve imalat kollarında yoğunlaşan küçük işletmelere hitap eden sanayi tipi iş yerlerimiz, 100 bine yakın ek istihdam sağlayacaktır. Bu iş yerlerini, 350 bin liradan başlayan fiyatlar ve 2 bin 633 liradan başlayan taksitlerle 120 ay vade ile emekçi kardeşlerimize, genç girişimcilerimize sunacağız. Tüm bu yatırımların daha ilk çivileri çakılır çakılmaz sanayi çarkları hızlanmaya, ekonomimiz güçlenmeye ve 200 bin yeni istihdamla iş gücümüz kazanmaya başlayacaktır. İlk evim, ilk iş yerim projesinin 81 ilimize, ülkemize ve vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ ÖRNEK BİR ÜLKE HÂLİNE GETİRMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada sosyal konut, devlet ve yardım uygulamalarının, ekonomik daralma nedeniyle geri plana atıldığı bir dönemden geçildiğini, özellikle sosyal konut projelerinin, inşaat malzemelerinin maliyetlerindeki aşırı artışlar sebebiyle tamamen durduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ise çağın her ihtiyacı gibi konut arzında yaşanan daralmaya karşı da çözümü yerli ve millî imkânlarla arıyor, buluyor ve hayata geçiriyoruz. Esasen eskiden beri toplu konut projelerimiz Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesini en ileri ve etkin düzeyde hayata geçirdiğimiz alanlardan biridir. Türkiye’nin son dönemde yaşadığı makroekonomik büyümeye, ihracatta ve üretimde gösterdiği performansa bağlı, ekonomik atılımının en somut örneklerinden biri de işte bu konut kampanyasıdır” diye konuştu.
Dünyada hiçbir ülkenin, maliyet ve süre olarak cesaret edemediği bir projeyle, milyonlarca vatandaşı ev sahibi yapmakta kararlı olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Konut üretimindeki hızımızdan ve iş kalitemizden yararlanmak isteyen Avrupa’daki, Asya’daki ve Afrika’daki tecrübemizden istifade etmek isteyen onlarca ülke var. Biz bu alandaki birikimimizi öncelikle vatandaşlarımızın istifadesine sunuyoruz. Bu tablo, bir güç meselesi olmanın ötesinde, her şart altında millete hizmet için çalışma, üretme ve mücadele etme anlayışının tabii bir sonucudur. Devlet milletine hizmet için çalıştıkça, millet de devletine daha sıkı sarılmak da daha çok itimat etmektedir. 15 Temmuz gecesi yaşananlar bu hakikatin en çarpıcı ifadesidir.”
Hükûmetleri döneminde, hayata geçirdikleri demokrasi ve kalkınma devrimleriyle milletle devleti, geçmişte hiç olmadığı kadar bütünleştirdiklerini, birleştirdiklerini ve güçlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konut projelerimizi de bu anlayışla yürütüyoruz. Ailelerimizin, konutlarıyla sosyal ve kültürel imkânlarıyla ne kadar iyi, ne kadar düzenli yerleşim yerlerinde yaşarlarsa hem kendi bireyleri arasında hem çevreleriyle o kadar sağlıklı ilişkiler içinde olacaklarına inanıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda İstanbul Esenyurt’taki konut dağıtım projesine ilişkin de “Zemin artı 3 zemin artı 4. Orada vatandaşlarımızın mutluluğunu gördüm. Esenyurt malum geçmişi itibarıyla gecekonduların yaygın olduğu bir yer ama orada kentsel dönüşüm projesiyle çok ciddi bir adım attık, atıyoruz ve bütün bunlarla beraber şehirlerimize yakışan bir yapılaşmayı yaparak Türkiye’yi örnek bir ülke hâline getirmenin gayreti içerisindeyiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem konutlarına ilişkin de şunları söyledi: “İzmir’de yaşanan deprem ve hemen depremden sonra o bölgeyi nasıl değiştirdiğimizi, nasıl dönüştürdüğümüzü konut teslim töreninde tüm İzmirlilere ekranları başında izleyen tüm milletimize gösterdik. Aynı şey Malatya’da, Elazığ’da ve Erzincan’da tüm buralarda da gösterdik. Yangınlar oldu, Antalya-Muğla bütün buralarda süratle inşaatların yapımını gerçekleştirdiğimiz gibi gelip, ‘Başkanım hepsi iyi güzel de benim traktörüm gitti benim hâlim ne olacak, benim ekmek teknem oydu’ diyen çiftçi kardeşime dedim ki ‘Bir hafta içinde traktörün sana gelecek’ Biz bir haftayı bulmadan traktörünü o çiftçi kardeşimin kendisine ve onun gibi çevredeki bütün çiftçilere traktörlerini ulaştırdık.”
“BİZ GENÇLERİMİZE HEP GÜVENDİK, HEP DESTEK VERDİK”
Projenin tamamı, 500 bin konut, 250 bin konut amaçlı arsa ve 50 bin iş yeri bittiğinde, 3 milyon 750 bin kişiyi daha güvenli yaşam alanlarına kavuşturmuş olacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesinin sevincini milletimizle yaşarken, ülkenin her kazancına, her sevincine, her güzelliğine itiraz edenler de unutmayın, onlar boş durmuyor. Her projemiz gibi, 500 bin sosyal konutun da yapılamayacağını söylemelerini ben kale bile almıyorum” diye konuştu.
Laf değil, iş ürettiklerini, iş yapmaya devam edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizi asıl şaşırtan, muhalefet cenahının, gençlerimizin ev sahibi olmalarına karşı çıkmasıdır. Hiçbir konuda gençlerimize güvenmeyenler, bu hususta da aynı yaklaşımı göstermektedir. Ey muhalefet, biz göreve geldiğimizde sizin gençlerimize verdiğiniz burs neydi ya 45 liracıktı. Şimdi burslar 650’ye, 850’ye çıktı ve asgari ücrete çıktı kimlerin, lisansüstü eğitim öğretim görenlerin. Biz böyle yaklaşıyoruz gençlerimize ve biz gençlerimizi hamdolsun sokaklarda bırakmadık. Şu an itibarıyla 850 bin gencimizi iskân edecek yurtlarımız var. Yurtlarımız henüz dolmuş değil, yurtlarımızı dolduracak müracaat henüz yok ama biz buna rağmen yeni ilavelerle 1 milyonun üzerine inşallah yurtlarımızı çıkaracağız. Biz gençlerimize hep güvendik, hep inandık, hep destek verdik. Konut projemizde de onlara olan güvenimizi ve desteğimizi kendilerine yüzde 20’lik bir kontenjan ayırarak gösterdik. Geçmişte nasıl yüz binlerce gencimizin TOKİ projeleri ile ev sahibi olmalarını sağlamışsak bugün de aynısını yapacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye kazandırdıkları her eser gibi sosyal konut projesinin de millete olan vefa borcunu ödemenin vasıtası olarak kabul ettiklerini belirterek, “Hele hele TEKNOFEST gençliğini bizim her yönüyle desteklememiz gerekiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal konut projesinin ayrı bir özelliğine dikkati çekerek “Çeyizciler için hayırlı olsun. Çünkü her konut 250 farklı çeyiz noktasında bir hareketlenme meydana getiriyor. Dolayısıyla ekonomiye de ayrı bir hareketlenme demektir bu. İnşallah attığımız bu adımla, bu projemizin ülkemiz için yeni bir tırmanışa, yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “2025 yılında da Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz. Ekonomi programımızın olumlu etkilerini, önümüzdeki dönemde birçok alanda daha fazla göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Konuşmamın hemen başında dün Muğla’da hastaneye çarparak düşen ambulans helikopterde vefat eden iki pilot, bir hekim ve bir sağlık personelimize Allah rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum, sağlık camiamızın başı sağ olsun diyorum.
Biliyorsunuz dün Sarıkamış Harekâtı’nın 110. yıl dönümüydü. Aralarında merhum büyük dedemin de olduğu Sarıkamış şehitlerimize ve gazilerimize bugün bir kez daha Cenabı Mevla’dan rahmet diliyorum.
Allahuekber ve Soğanlı dağlarında vatan savunması esnasında kar çiçekler gibi toprağa düşen kahramanları minnet yâd ediyor, Rabbim asil ruhlarını şad, mekânlarını cennet eylesin diyorum.
“HEDEFLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA AZİMLE İLERLİYORUZ”
2024 yılının son kabine toplantısını biraz önce gerçekleştirdik. Kabine toplantımızda dış politikadan ekonomiye, sanayi ve teknoloji alanındaki atılımlarımızdan göçün idaresine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Bakan arkadaşlarımız yaptıkları sunumlarla hem son 2 haftayı etraflıca değerlendirdiler hem de önümüzdeki döneme dair talimatlarımızı aldılar.
Her zaman altını çizdiğim gibi biz, hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin, ikazınız rehber edinmiş bir kadroyuz. 2024 yılını tamamlarken bir taraftan yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı en objektif şekilde sorguluyor diğer taraftan da gelecek yıla dair yol haritalarımızı tekemmül ettiriyoruz. Bugünkü kabine toplantımızda da bu hassasiyetimiz tecessüm etmiştir.
Şunu bir defa vurgulamak isterim, biz bugüne kadar hep kendimizle yarıştık, çıtayı daima yukarıya taşıdık. Şimdi de hedeflerimiz doğrultusunda azimle, cesaretle, sabırla ilerliyoruz.
“ENFLASYONU KÖRÜKLEYEN FIRSATÇILARLA MÜCADELEMİZDE YENİ YILDA DAHA KARARLI OLACAĞIZ”
Partimizin 23’üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin 7’nci, Türkiye Yüzyılı’nın 2’nci bütçesini 17 Ekim’de Gazi Meclisimizin takdirine sunmuştuk. 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2023 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu tekliflerimiz cumartesi günü Genel Kurul’da 317 ‘evet’ oyuyla kabul edildi. 2025 bütçesinin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
2025 bütçesinin en temel vasfı, ülkemizin 22 yıllık kazanımlarını perçinleyen yatırımları, ekonomik istikrarı ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olmasıdır. Gerek Cumhurbaşkanı Yardımcımız gerek Hazine ve Maliye Bakanımız bütçenin detaylarını ve hedeflerini derli toplu bir şekilde anlattı. 2025 yılı bütçesine ‘Halkın bütçesi değil’ diyenlere sadece şu rakamları hatırlatmak istiyorum. Mayıs ayında başlayan dezenflasyon süreci inşallah 2025 yılında ivmelenerek devam edecek. Rekabet kurallarını ihlal ederek veya söylentiler yayarak enflasyonu körükleyen fırsatçılarla mücadelemizde yeni yılda daha kararlı olacağız.
6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak son 2 yıldır hep gündemimizin ilk sırasındaydı. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira para harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolarlık harcama yaptık. Deprem yatırımları gündemimizdeki yerini 2025 yılı bütçesinde de koruyor. Deprem bölgesini inşa ve ihya faaliyetlerimiz kapsamında toplam 584 milyar lira ayırdık. Deprem turistleri ne yaparsa yapsın biz en son hak sahibi vatandaşımız da güvenli yuvasına ve ticarethanesine kavuşana kadar durmadan dinlenmeden çalışacağız.
“2002’DEN BERİ HAZIRLADIĞIMIZ TÜM BÜTÇELERDE SOSYAL DEVLET İLKESİNİ HAYATA GEÇİRMEYE ÖZEL ÖNEM VERDİK”
2002’den beri hazırladığımız tüm bütçelerde sosyal devlet ilkesini hayata geçirmeye özel önem verdik. Halkın kaynaklarını, toplumun çeperlerinden başlayarak halkımızın tamamı için kullandık. 2025 yılında da ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı gözetmeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda sosyal yardımlar için ayırdığımız rakam 651 milyar liradır.
Enerjide vatandaşımıza verdiğimiz destekleri emeklilerle olan buluşmamızda genel hatlarıyla paylaşmıştım. Bakınız 2002’de asgari ücretli bir kardeşimiz evinde kullandığı 200 kilovatsaat elektrik için aylığının yüzde 20’sini, 100 metreküp doğal gaz için ise yüzde 26’sını ayırmak mecburiyetindeydi. Bugün aynı miktar elektrik için aylığının yüzde 2,4’ünü, doğal gaz için yüzde 5,6’sını ayırması yeterlidir. En düşük emekli aylığı alan vatandaşımız 2002’de elektriğe maaşının yüzde 15,3’ünü, doğal gazda yüzde 19,3’ünü harcıyordu.
Şimdi bu oranlar elektrikte yüzde 3,3’e, doğal gazda yüzde 7,7’ye geriledi. 2024’te vatandaşlarımızın her 100 liralık doğal gaz faturasının 65 lirasını, 100 liralık elektrik faturasının 60 lirasını biz üstlendik.
Enerji desteği olarak 2025 yılında bütçeden 472 milyar lira kaynak tahsis ettik. ‘Suyun fiyatını indireceğiz’ vaadiyle göreve gelip, son 5 yılda suya yüzde 100’ün üzerinde zam yapanlar özellikle bu söylediklerimizi mahcubiyetle not etmelidir. Birçok şehrimizde vatandaşlarımızın su faturaları elektrik faturalarından daha yüksek geliyor. Bunun takdirini milletimizin yaptığına ve yapacağına inanıyorum.
“2025 YILI BOYUNCA DA ÇİFTÇİMİZE, ESNAFIMIZA, SANAYİCİMİZE, İHRACATÇIMIZA YÖNELİK DESTEKLERİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Diğer başlıklarda da vatandaş odaklı bir anlayışla bütçemizi şekillendirdik. 2025 bütçemizde istihdama ve üretime 2,6 trilyon liradan fazla kaynak ayırdık. Yatırımlar için tahsis ettiğimiz tutar ise 1 trilyon 568 milyar liradır. 2025 yılı boyunca da çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz.
Bizim 22 yıldır durduğumuz yer bellidir. Biz, kaderini ülkenin ve milletin kaderiyle özdeşleştirmiş bir hükûmetiz. Sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olmak için çıktığımız bu yolda tam 22 yıldır sendelemeden yürüyoruz. Bundan sonra da bu çizgimizde en ufak bir değişiklik olmayacak.
Burada yaşadığımız bir hayal kırıklığını da ifade etmek zorundayım. Biz istiyoruz ki dünya ve Türkiye değişirken muhalefet partileri de kendini değiştirsin, yenilesin, güncellesin. Hadi zihniyet değişmiyor, bari en azından üslup değişsin, tarz değişsin, söylem değişsin. İktidara geldiğimiz günden bu yana hep böyle bir muhalefet özlemi içinde, böyle bir muhalefet arayışı içinde olduk ancak her defasında muhalefete dair acı gerçeklerin sert duvarına çarptık. Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan, ülkeye ve millete ufuk çizen, hepsinden öte sözünün ağırlığı olan bir muhalefet henüz ülkemizde neşvünema bulmadı.
Muhalefet, daha önceki görüşmelerde yaptığı gibi maalesef 2025 bütçesi görüşmelerinde de katkı sunmak, yapıcı eleştiride bulunmak yerine görüşmeleri sabote etmeyi, kışkırtmayı, komisyon aşamasından Genel Kurul’a kadar tüm süreci terörize etmeyi tercih etmiştir. Son bütçe görüşmelerinde de afaki söylemler, ucuz polemikler, buram buram provokasyon kokan açıklamalar dışında hiçbir şey göremedik.
Yıllar geçiyor, isimler değişiyor, liderlik koltuğunda oturanlar değişiyor, ana muhalefetin siyaset tarzında zerre miskal tekâmül yaşanmıyor. Böyle gelmiş, ama artık böyle gitmesin diyoruz. 2025 yılının muhalefet zihniyetinde ve tarzında asgari düzeyde de olsa bir iyileşmeye kapı aralamasını ümit ediyoruz.
Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımız başta olmak üzere bütçe ve kesin hesap kanunu tekliflerinin hazırlanmasında emeği geçen tüm kamu kurum ve kuruluşlarını tebrik ediyorum.
AK Parti Grubumuz ile Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Grubu’na, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye bütçe görüşmelerindeki dirayetli duruşları dolayısıyla şükranlarımı sunuyorum.
Yasama aşamasında teklifleri, tenkitleri, değerlendirmeleriyle bütçe sürecine katkı veren tüm milletvekillerimize de teşekkürlerimi iletiyorum.
“MERKEZ BANKAMIZIN REZERVLERİ DÜZENLİ OLARAK ARTIYOR”
Ekonomide bir müjdemizi de bu vesileyle paylaşmak istiyorum. Merkez Bankamızın rezervleri düzenli olarak artıyor. Brüt rezervlerimiz geçen hafta 163,5 milyar dolara çıktı ve şimdiye kadarki en yüksek seviyeyi gördü. İstihdam tarafı da hamdolsun oldukça iyi gidiyor. Son 1 senede, istihdam 1 milyon kişi arttı. İşsizlik oranı yüzde 8,8’e düştü. 2025 yılında da Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz. Ekonomi programımızın olumlu etkilerini, önümüzdeki dönemde birçok alanda daha fazla göreceğiz.
“DIŞ POLİTİKADA OLDUKÇA YOĞUN BİR GÜNDEMLE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRDÜK”
Son kabine toplantımızdan bu yana özellikle dış politikada oldukça yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Büyükelçiler Konferansımızın 15.’sini kritik başlıkların ele alındığı bir programla Külliyemizde başarıyla gerçekleştirdik.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 76’ncı yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen ‘Kardeşliğin Yüzü’ etkinliğinde Gazzeli ve Suriyeli çocuklarla bir araya geldik.
11 Aralık’ta Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’i ülkemizde misafir ettik. Her iki liderle ve heyetleriyle 7 saati aşan uzun bir görüşmemiz oldu. İki dost ülke arasındaki sorunları çözmek amacıyla 8 ay önce başlattığımız Ankara sürecinde bir kritik eşiği daha aşmış bulunuyoruz. Doğu Afrika bölgesi uzun yıllardır gerilimle, açlıkla, terör saldırılarıyla ve emperyalist güçlerin böl-parçala-yönet politikalarıyla gündeme geliyor. Bu sinsi senaryoların hâlen devrede olduğunu çok iyi biliyoruz. Ankara Bildirisi ile atılan tarihî adımın Afrika Boynuzu’nda kalıcı barışın, sükûnetin ve istikrarın tesisine yardımcı olacağına inanıyoruz.
Macaristan ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yılı çerçevesinde ilan ettiğimiz ‘Kültür Yılı’nı başarıyla icra ettik. Türk-Macar Kültür Yılı Kapanış Töreni’ni Cumhurbaşkanı Sulyok ve Başbakan Orban’ın katılımıyla 12 Aralık’ta Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdik.
2024 yılını malumunuz ‘Emekliler Yılı’ olarak ilan etmiştik. Bu sene boyunca Çalışma Bakanlığımız öncülüğünde emeklilerimize yönelik birçok proje hayata geçirildi. 16 Aralık’ta Türkiye Yüzyılı’nın emektarlarıyla bir araya gelerek hem kendilerine teşekkür ettik hem de hasbihâl ettik. Ülkemizde sayısı 16 milyonu aşan emeklilerimizin her biriyle gurur duyuyor, hayat kalitelerini arttırmak için samimiyetle çalışıyoruz. Emeklilerimiz konusunda bugüne kadar asla umut tacirliği yapmadık. Meydanlarda bol keseden söz verip, göreve gelince sözünü unutanlardan da değiliz. Yaşanan her sıkıntının, iletilen her serzenişin farındayız. Emeklilerimizi enflasyona ezdirmeme noktasında kararlı olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Dost ve kardeş ülke Katar ile ilişkilerimizin derinliği ve yakınlığı herkesin malumudur. Ana muhalefet partisi eski genel başkanının bu ilişkiyi yalanlarla dinamitleme girişimlerine rağmen, iş birliğimizi her alanda geliştirdik, geliştiriyoruz. Katar Emiri Şeyh Temim kardeşimin ülkemizi ziyaretinde başta Suriye’deki güncel meseleler olmak üzere pek çok konuyu ele aldık. 13 yıllık savaşın ardından Suriye’nin yaralarını sarma, kendini toparlama, devleti ve toplumuyla tekrar ayağa kalkma gayretlerine destek vereceğiz.
İsrail saldırılarının hedefi olan Lübnan’ın Başbakanı Sayın Necip Mikati’nin ülkemizi ziyareti bizim için son derece kıymetliydi. Sayın Mikati, ülkesinin en zor dönemlerinden birinde ağır bir yükü alnının akıyla taşımaya gayret ediyor. Necip kardeşimin dirayetli ve basiretli liderliğiyle Lübnan’ı sahil-i selamete ulaştıracağına inancım tamdır. Biz de bu süreçte ülkemize ve şahsımıza yönelik güveni inşallah boşa çıkarmayacak, tüm imkânlarımızla Lübnan’ın yanında olacağız.
“AVRUPA BİRLİĞİ İLE BÖLGESEL KONULARDA DA YAKIN TEMAS HÂLİNDE OLACAĞIZ”
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın von der Leyen ile görüşmemiz de oldukça verimliydi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifini güçlendirecek yeni bir vizyona ihtiyaç duyulduğunu kendilerine ilettim. Avrupa Birliği ile bölgesel konularda da yakın temas hâlinde olacağız.
18 Aralık’ta TÜBA ve TÜBİTAK Ödüllerini takdim ettiğimiz tüm bilim, kültür ve sanat insanlarımızı tekrar tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
“TÜRKİYE İLE MISIR ARASINDA GELİŞEN SAMİMİ DİYALOĞUN OLUMLU ETKİSİNİ BİRÇOK ALANDA GÖRÜYORUZ”
19 Aralık Perşembe günü Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi’nin davetine icabetle 11’inci D-8 Zirvesi’ne iştirak etmek üzere Kahire’deydik. 1997 yılında merhum Erbakan hocamızın öncülüğünde kurulan D-8, 3 kıtada temsil edilen ve 1 milyarı aşan nüfusuyla sağlam adımlarla yoluna devam ediyor. Can Azerbaycan’ın üyeliğe kabul edilmesiyle birlikte D-8 Teşkilatı daha da güçlenmiştir.
Zirve kapsamında Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi’nin yanı sıra, katılımcı ülkelerin devlet ve hükûmet başkanlarıyla da ikili görüşmelerimiz oldu. Mısırlı kardeşlerimiz özellikle Gazze krizinde ciddi zorluklarla karşılaştılar. Ülkemizin gönderdiği insani yardımların Gazzeli mazlumlara ulaştırılması noktasında da daima kolaylık gösterdiler. Türkiye ile Mısır arasında gelişen samimi diyaloğun olumlu etkisini başta ticaret ve diplomasi olmak üzere birçok alanda görüyoruz. Bundan sonra da Mısır makamlarıyla eş güdüm içinde hareket edeceğiz. Gerek D-8 Zirvesi’ne başarılı ev sahipliği gerekse sıcak misafirperverliği için Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Abdülfettah es-Sisi’ye teşekkür ediyor, Mısır halkını ülkem ve milletim adına bir kez daha hürmetle selamlıyorum.
Bir taraftan bu yoğun gündemle koştururken, diğer taraftan da partimizin il kongrelerine iştirak ediyoruz. Son iki haftada bizzat katıldığımız Sakarya, Kocaeli, Erzurum, Mardin ve Muğla başta olmak üzere il kongrelerimizde görev alan tüm yol arkadaşlarımı tebrik ediyor, nöbeti devreden arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
“SURİYE’DE YEPYENİ BİR DÖNEM BAŞLADI”
8 Aralık’ta Şam’ın düşmesi, Esed’in kaçması ve 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte Suriye’de yepyeni bir dönem başladı. Suriye devriminin ortaya çıkardığı yeni durum tüm dünyanın ilgisini tekrar bu ülkeye yöneltti. Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız.
Doğru duvar yıkılmaz inancıyla, Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık. Rabbim bizi önce Suriyeli mazlumlara, sonra da bize inanan ve itimat eden aziz milletimize mahcup etmedi. Bugün sadece Suriye halkının değil, Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan yüz milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz. Şüphesiz bu süreçte en ağır imtihanımız 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz olmuştur.
Esas meselenin seçim kazanmak değil, her şeyden önce gönül kazanmak olduğunu bir kez daha gördük. Rabbimizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle hem seçimleri kazandık hem de Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik. Yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururlanarak takip ediyoruz. Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabbimize bir kez daha hamt ediyoruz.
Suriye devriminin lideri Sayın Ahmed eş-Şera ile yakın diyalog hâlindeyiz. Talimatımız üzerine ilk önce MİT Başkanımız kendisini ziyaret etti. Ardından Şam Büyükelçiliğimizi süratle faaliyete geçirdik. Dün de Dışişleri Bakanımız Şam’daydı. Geçici yönetimle son derece sıcak görüşmeler gerçekleştirdi. İnşallah, ziyaretlerimiz bundan sonra da artarak devam edecek.
“İSTİKRARLI BİR SURİYE TÜM BÖLGE İÇİN İSTİKRAR VE GÜVEN KAYNAĞI DEMEKTİR”
Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi de kazanması ve başarılarını kalıcı hâle getirmesi için gereken her türlü desteği vereceğiz. En zor günler Allah’ın izniyle artık geride kalmıştır. Dökülen mübarek şehit kanları da, Suriye halkının çektiği çileler de boşa gitmemiştir. 61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin el birliği ve gönül birliği içinde ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim. Suriye’nin komşularının da şu önemli hakikati gördükleri kanaatindeyim: istikrarlı bir Suriye tüm bölge için istikrar ve güven kaynağı demektir. Suriye huzura kavuştukça bölgedeki herkes kendini daha güvende hissedecektir. Bunun için toparlanma ve kapasite inşa etme çabalarında Suriye halkına özellikle hep beraber omuz omuza vermeliyiz. Suriye halkının da Arap âlemi ve İslam dünyasından beklentisi bu yöndedir. Yeni yönetimin bu meyanda verdiği mutedil mesajları çok değerli ve anlamlı buluyoruz.
Şunu da ifade etmek isterim: İsrail’in artan saldırganlığının gerisinde Suriye’deki devrimi gölgelemek, Suriye halkının umutlarını boğmak olduğu anlaşılıyor. İsrail fırsatçılık yapsa da er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecektir, buna mecbur kalacaktır. Daha önce söyledim, elinde 50 bin Gazzeli masumun kanı olan Netanyahu’nun tuttuğu yol, yol değildir. Daha fazla kan dökerek, daha fazla can alarak, daha çok toprağı işgal ve istila ederek varılacak yer sadece daha fazla güvensizliktir, huzursuzluktur. İsrail’de şayet bir devlet aklı varsa bunu ne kadar erken idrak ederlerse o kadar iyi olacaktır.
“SURİYE’NİN VE BÖLGEMİZİN GELECEĞİNDE HİÇBİR TERÖR YAPILANMASINA YER YOKTUR”
Burada şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum: Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının her şart altında korunması Türkiye’nin değişmez çizgisidir. Bundan kesinlikle geri adım atmayacağız. Suriye’nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dâhil hiçbir terör yapılanmasına yer yoktur. PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler. Kürt kardeşlerimize zulüm eden, çocuklarını kaçırarak ölüme gönderen, kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız.
Suriye’deki bölücü terör örgütü unsurlarına yönelik nokta operasyonlarımızı, bir cerrah hassasiyetiyle, sivillerin kılına zarar vermeden sürdürmekte kararlıyız. Suriye’deki yeni yönetimin bu konuda kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz. Yakın zamana kadar bölücü örgütün arkasında duran Batılı ülkelerin de bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz.
Şunu rahatlıkla ifade edebilirim: PKK ve uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görülüyor. Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar, kimin tetikçiliğini yaparlarsa yapsınlar, hangi yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar şunu çok iyi bilsinler ki, kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar. Şairin dediği gibi, belki yarın, belki yarından da yakın bir sürede 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız. Terör duvarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza atacağız. Barışın, huzurun, refahın ve kalkınmanın bölgemizin tamamına hâkim olduğu çatışmalarla değil, kardeşlikle anılan bir iklimi, inşallah, tesis edeceğiz. Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır. Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse, yarınlarımız da bugünden çok daha iyi olacaktır. Milletimizden bize güvenmeye, bize dua etmeye özellikle özen göstermesini rica ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da STK Temsilcileriyle Buluşma Programı’nda yaptığı konuşmada, “Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır. Bu yönde atılacak bir adım Türkiye Yüzyılı hedefimize daha kolay, daha hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla’da Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Temsilcileriyle Buluşma Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, AK Parti Muğla İl Kongresi’ni partiye yakışır bir coşkuyla gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Muğla İl Kongresi’nde hem teşkilat mensuplarıyla kucaklaştıklarını hem de AK Parti ve Cumhur İttifakı’nı Muğla’da zirveye taşıyacak yeni kadroları belirlediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevini devredenlere teşekkürlerini iletti, millete hizmet nöbetini devralanlara da üstün başarılar diledi.
“TÜM TÜRKİYE’YE HİZMET ETMEK İÇİN GECE GÜNDÜZ KOŞTURUYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek 50 yılı aşan siyasi hayatı, gerekse 22 yıllık iktidarları boyunca milletin gönlünü kazanmanın, hayır duasına mazhar olabilmenin rehber edindikleri ilke olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Bize oy versin ya da vermesin, kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden tüm Türkiye’ye hizmet etmek için gece gündüz koşturuyoruz. Şunun altını çizerek tekrar ifade etmek isterim; bizim siyaset felsefemizde ayrımcılık asla yoktur. Kimseyi inancından, tercihinden, meşrebinden, siyasi partisinden dolayı dışlama yoktur. Etnik kökeni, dünya görüşü, sandıktaki tercihi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi bizim özbeöz kardeşimiz, canımızın bir parçasıdır. Hep söylüyorum 85 milyonluk devasa bir aileyiz. Vatanımız bir, bayrağımız bir, İstiklal Marşımız bir, acımız bir, sevincimiz bir, mazimiz bir, istikbalimiz birdir. Allah’ın izniyle bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.”
Türkiye’nin yakın geçmişinde gerçekten büyük acılar yaşandığını ve milletin tercihlerinin yok sayıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Millî iradeye darbe vuruldu. Gençlerimizi sokak olaylarında kurban verdik. 40 yıllık terörle mücadelemizde nice koç yiğit ömrünün baharındayken toprağa düştü. Maraş ve Çorum olaylarında insanımızı birbirine kırdırdılar. Sermayenin renklere ayrıldığı, baskıların, tehditlerin, zorbalıkların ayyuka çıktığı, insanların fişlendiği olağanüstü dönemler yaşandı. Kürt kardeşlerimiz, bir tarafta terör örgütünün, diğer tarafta dikta heveslisi bir avuç kibir abidesinin olduğu bir cendereye sıkıştırıldı. Kılık kıyafetinden, şivesinden, dış görünüşünden dolayı insanlarımız hakarete maruz kaldı, itildi, ötelendi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Alevi, Bektaşi vatandaşlarımız asırlardan süzülüp gelen kültürlerini tam yaşayamıyor, kimliklerini korkusuzca dile getiremiyordu. Başörtülü kızlarımızın en temel hakkı olan eğitim hakları, çalışma hakları, iş hayatına katılma hakları keyfi sebeplerle gasbedilmiş, kısıtlanmıştı. Kerameti kendinden menkul seçkinler mutlu müreffeh bir hayat sürerken toplumun kahir ekseriyeti ya yasaklarla ya da yokluk ve yoksullukla boğuşuyordu. Daha bunun gibi sayısız zorlukla, sınamayla karşılaştık. Allah’a hamdolsun, bunların neredeyse tamamını artık geride bıraktık” diye ekledi.
“HAYAL DAHİ EDİLEMEYEN NİCE ÖNEMLİ REFORMU KARARLILIKLA HAYATA GEÇİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizlerin ve belirsizliklerin kol gezdiği Türkiye’yi son 22 yılda tekrar ayağa kaldırdıklarını belirterek, “2002’de 230 milyar dolar ekonomik büyüklüğü olan ülkemizi geçen sene 1 trilyon 130 milyar dolarlık büyüklüğe kavuşturduk. Millî gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini şu anda bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de 36 milyar dolar seviyesinde devraldıkları ihracat rakamlarını 261 milyar doların üzerine çıkardıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizden önce hayal dahi edilemeyen nice önemli reformu, nice hak ve özgürlük hamlesini sabırla, azimle ve kararlılıkla hayata geçirdik. Türkiye’yi güven ve istikrarla uyum içinde en önemlisi de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde hamdolsun bugünlere getirdik” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elini vicdanına koyan herkesin geçmişin Türkiye’siyle bugünün Türkiye’si arasındaki devasa farkı gördüğünü ve kabul ettiğini vurgulayarak, “Yapılanları objektif olarak değerlendiren her bir insanımız, ülkemizin 22 yılda katettiği büyük mesafeyi tasdik ve takdir ediyor. Ekonomide, diplomaside, ticarette, turizmde, savunmada, sağlıkta hâsılı aklınıza gelebilecek her alanda gerçekten hiç umulmadık başarılara imza attık” değerlendirmesinde bulundu.
Hayatın dinamizmi içerisinde beklentiler ve taleplerin de dönüştüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya değiştikçe insanın aynı kalması fıtrata aykırı bir durumdur. Siyasetin görevi sorulara ve sorunlara makul cevaplar üretmek, halktaki değişim iradesini doğru enstrümanlarla yönetmektir. Bunun kolay bir vazife olmadığını hepimiz biliyoruz” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN DARBE ANAYASASI KAMBURUNDAN KURTULMASININ ŞART OLDUĞUNU UZUN BİR SÜREDİR ISRARLA DİLE GETİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye gibi demokrasisi 42 yıl önce yapılmış darbe anayasasıyla malul olan ülkelerde değişimi yönetmenin çok daha çetrefilli olduğunun altını çizerek şöyle devam etti: “Bunun için Türkiye’nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu uzun bir süredir ısrarla dile getiriyoruz. Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi, gündem kaygımızdan değil, tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz. Ama bizim öyle bir muhalefetimiz var ki, bırakın çözümün parçası olmayı, sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor. Anayasa dahil ülkenin herhangi bir meselesinde önerileri var mı, yok. ‘İstemezük’ten başka lügatlerinde kelime var mı, o da yok. Böyle gelmiş, böyle gitsin. ‘Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın’ modunda son derece konforlu bir alanda siyasetçilik oynuyorlar.”
“EVLATLARIMIZA DAHA ÖZGÜR VE GÜÇLÜ BİR ÜLKE BIRAKMA ÜLKÜMÜZE BİRAZ DAHA YAKLAŞMIŞ OLACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Allah aşkına böyle siyaset olur mu? Mızıkçılık yaparak, kaçarak, saklanarak, işi yokuşa sürerek bu ülkeye hizmet edilir mi? Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek midir? Şu hakikati açık ve net ifade etmek durumundayım; muhalefet samimi çağrılarımıza kulak tıkasa da siviller eliyle yapılmış demokratik, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasa ihtiyacımız var. Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır. Bu yönde atılacak bir adım Türkiye Yüzyılı hedefimize daha kolay, daha hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır.”
Yeni anayasa konusunda, Meclisteki partilerin çoğunun ilk dört madde başta olmak üzere pek çok hususta hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın da yeni anayasa iradesi zaten güçlüdür, diridir, dinamiktir. Son yılların en çoğunlukçu aritmetiğine sahip 28’inci Dönem’de Meclisin kendisinden bekleneni özellikle yerine getirmesini ümitle arzu ediyoruz. İnşallah böylece evlatlarımıza daha özgür, daha müreffeh ve güçlü bir ülke bırakma ülkümüze biraz daha yaklaşmış olacağız. Bu süreçte Muğla’nın iş dünyasıyla, sivil toplumuyla, kanaat önderleriyle bizim yanımızda olması çok ama çok önemlidir. Rabbim şimdiden işlerimizi kolaylaştırsın diyorum.”
“MUĞLA’NIN TABİAT HARİKASI KOYLARINA, KÖYLERİNE DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN TURİST GELİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’nın insanı kendine meftun eden bir şehir olduğunu söyledi.
Son yıllarda Muğla’nın büyük bir atılım içinde olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ki Muğla’nın seralarında üretilen, tesislerinde işlenip paketlenen gıda ürünleri, dünyanın dört bir yanına gönderiliyor. Muğla’nın tabiat harikası koylarına, köylerine, tesislerine dünyanın dört bir yanından turist geliyor” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’nın Akdeniz, Ege ve İç Anadolu’yu birleştiren konumuyla ülkedeki her bir ferdin hayallerini süsleyen bir yer olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Ancak bütün bu avantajlarına rağmen Muğla yerel yönetimler boyutunda maalesef hak ettiği ilgiyi görmüyor. Muhalefetin siyasi meselelerdeki lakayt tavrı, yönettikleri şehirlerdeki yerel yönetimle ilgili konulara da sirayet ediyor. Sorun çözmek, milletin sıkıntılarını ortadan kaldırmak gibi bir dertleri yok. Polemik ve mazeret üretmeye harcadıkları enerjiyi şehirlerine hizmet etmeye ayırsalar inanın şehirlerimiz çok ayrı bir yerde olurdu. Bu konuda herhangi bir değişim işareti göremiyoruz.”
Muğla ve Bodrum’un her yıl yaklaşık 1,5 milyon misafir ağırladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin turizmdeki hedefleri büyüdükçe buraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçi sayısının doğal olarak arttığını ifade etti.
“DERDE DERMAN OLMANIN, SIKINTILARI ORTADAN KALDIRMANIN PEŞİNDEYİZ”
Turizmde 2024 yılı hedefinin 60 milyon ziyaretçi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bir taraftan turizmde gaza basarken, yerel yönetimler tarafında tam anlamıyla bir atalet, hatta sabotaja varan bir duyarsızlık görüyoruz. Turizmden ekonomik olarak ciddi gelir elde ediyorlar. İş altyapı ve üstyapı yatırımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Bodrum olmak üzere Muğla’nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısının yaşandığına ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanların bu sorunu görmezden ve duymazdan geldiğine dikkati çekerek şunları söyledi: “İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanlığını yapmış bir kardeşiniz olarak, üstelik çöp, çukur, çamur, susuzluk, bunları yaşayan bir İstanbul devralmıştım. Orada bütün bu sorunları bir yıl içinde sildik süpürdük. Şimdi aynı durum maalesef Muğla’da var. Kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi için de aynı şeyler geçerli. Orada da İzmir’e hizmet etmemeyi hayat tarzı üzerinden meşrulaştırmaya çalışan garip bir zihniyet var. Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar. Biz ise derde derman olmanın, sıkıntıları ortadan kaldırmanın peşindeyiz.”
“MUĞLA’NIN, BODRUM’UN İÇME SUYU SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN KOLLARI SIVADIK”
Su sorununu çözmenin DSİ’nin değil, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin görevi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorunu ben yaşadığım için söylüyorum. İstanbul’u susuzluktan aldık ve kısa bir zaman içinde İstanbul’un su sorununu çözdük. CHP’nin büyükşehir belediyelerine bakın. Acaba bu sorunları çözdüler mi? Çözüyorlar mı? Böyle bir dertleri var mı? Muğla büyükşehir, Muğla’da su sorunu ne için çözülmez, neden bu konuda adım atılmaz?” dedi.
Aynı sorunun Van’da da yaşandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Van’da da Veysel beyin bakan olduğu zaman baktık ki Van maalesef su sorununu çözemiyor. O zaman Veysel beye dedim ki ‘burada yaşayanlar bizim insanımız yatırımı yap ve Van’ın su sorununu DSİ ile çözelim.’ Van’ın su sorununu o zaman biz DSİ ile çözdük. 22 yıldır nasıl milletimize kulak vererek biz bu günlere geldiysek Muğla’nın, Bodrum’un içme suyu sorununu çözmek için de kolları sıvadık.”
“MUĞLA’YI, DİĞER 80 VİLAYETİMİZİ KALKINDIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yatırım programına aldığımız Sandras İçme Suyu Projemiz ile Muğla il merkezinin içme suyu ihtiyacını inşallah karşılayacağız. Toplam 7,6 milyar lira maliyeti olan projeyle yıllık 7,32 milyon metreküp içme suyu depolama, günlük 5 bin metreküp kapasiteli arıtma tesisi ve 12,3 kilometresi tünel olan toplam 80 kilometrelik isale hattını devreye alacağız. Bodrum Barajı’nın proje çalışmalarını da seneye başlatıyoruz. Yıllık 13,2 milyon metreküp depolama, günlük 135 bin metreküp arıtma kapasitesiyle Bodrum’un kanayan yarasına inşallah merhem olacağız” diye ekledi.
Bodrum Yalıkavak yolunun kalan 7 kilometrelik ihalesinin yapıldığını ve çalışmalara başlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seneye bu çalışmanın biteceğini, 69 kilometre uzunluğundaki Söğüt-Seydikemer Yolu’nun da 21 kilometresini bölünmüş yol olarak tamamladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaların sürdüğünü belirterek şunları kaydetti: “51 kilometrelik Seydikemer-Kalkan yolunun 12 kilometresini tamamladık, kalan kısımlarıyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. 27 kilometre Gökova ayrımı-Marmaris Yolu’nu bölünmüş yol olarak yine biz bitirdik. Marmaris-Datça Yolu’nun 50 kilometresini bitirdik, kalan 18 kilometresinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçeleriyle birlikte tüm Muğla’yı, Allah’ın izniyle, muhalefetin beceriksizliğine mahkûm etmeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla’yı hem diğer 80 ili kalkındırmaya devam edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen, Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı 11. Zirve Toplantısı’na katıldı.
D-8 Teşkilatı 11. Zirve Toplantısı’na gelişinde, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile fotoğrafı çekiminin ardından zirve toplantısına iştirak etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı 11. Zirve Toplantısı’na katılmak üzere gittiği Mısır’ın başkenti Kahire’ye ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Kahire Uluslararası Havalimanı’nda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Salih Mutlu Şen ve Mısırlı yetkililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Mısır ziyaretinde, Ticaret Bakanı Ömer Bolat da eşlik ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.